Polskojęzyczne stoły blackjack i bakarat

Liczba stołów z polskojęzycznymi krupierami w 2025 roku wzrosła o ponad 40%, a część z nich jest dostępna wyłącznie dla graczy kasyno Lemon, co zwiększa komfort komunikacji przy stole.

Polscy krupierzy przy stołach karcianych

Liczba polskich krupierów zatrudnionych w studiach live przekroczyła 300 osób, a część z nich prowadzi stoły blackjacka i bakarata przeznaczone wyłącznie dla użytkowników kasyno Bet.

Kasyna online a e-sport

Niektóre kasynowe brandy kierowane na Polskę integrują moduły zakładów na e-sport; udział ten pozostaje niewielki Beep Beep ile trwa wypłata (kilka procent obrotu), ale rośnie wraz ze wzrostem popularności gier turniejowych wśród młodszych graczy.

Bonusy powitalne są ważnym elementem wyboru platformy, dlatego wielu nowych graczy trafia na portale pokroju Bison, gdzie dostępne są atrakcyjne promocje ułatwiające rozpoczęcie gry na realnych zasadach.

Nowe crash a wykorzystanie bonusów

W wielu kasynach freebety i bonusy obrotowe nie dotyczą gier crash; tam gdzie są dostępne, udział obrotu z bonus bez depozytu GG Bet bonusów w crashach rzadko przekracza 10–15%, reszta to „czyste” środki graczy.

Zakaz gry kredytowanej

Polskie regulacje zabraniają oferowania kredytu na Ice pl grę lub pożyczek powiązanych z hazardem; operatorzy muszą wykluczyć jakiekolwiek mechanizmy „play now, pay later”, a naruszenie tego zakazu należałoby do najpoważniejszych naruszeń ustawy.

Udział kasyna w podatku od gier

Dane H2 Gambling Capital pokazują, że w I Vulcan Vegas wypłata połowie 2025 roku podatek od gier w Polsce wyniósł ok. 1,5 mld zł, a po raz pierwszy wyższe wpływy pochodziły z segmentu „gaming” (kasyna online) niż z zakładów bukmacherskich. [oai_citation:3‡LinkedIn](https://www.linkedin.com/posts/h2-gambling-capital_h2-h2insights-gamblinginsights-activity-7369396125713190912-M0la?utm_source=chatgpt.com)

3

Deprem Ve Afet Zamanı Ebeveynler Çocuklarla Nasıl Diyalog Kurmalılar

Ebeveynler olarak, çocukların değişen durumlara uyum sağlamalarına destek olmak çok önemlidir.

Yetişkinler ve özellikle ebeveynler olarak, çocukların değişen durumlara uyum sağlamalarına destek olmak önemlidir. Sevginiz ve rehberliğiniz sayesinde, travmatik durumun neden olduğu endişeli düşünce ve duygular yavaş yavaş yatışabilir ve olumsuz deneyimin üzerinden zaman geçtikçe çocuğun hayatı normale dönebilir. Araştırmalar, endişeli ebeveynlerin çocuklarının daha kaygılı olduğunu gösteriyor. Bunun nedeni, çocukların afetlere nasıl tepki vereceklerine dair ipuçları için ebeveynlerine bakmalarıdır.

Bir doğal afet sonrasında ebeveyn, öncelikle kendisine sağlık, beslenme, duygusal ihtiyaçlar gibi konularda bakım verebildiğinde çocuklarına da bakım verebileceğini anlamalıdır. Dolayısıyla ebeveynin sadece çocuklar ve onların ihtiyaçları üzerine yoğunlaşarak kendi ihtiyaçlarını hiçe saymanın, çocuklara fayda sağlamakta yeterli olmayacağını hatırlatmakta fayda vardır.

Çocuğun yeme, uyuma gibi fiziksel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik çabalar mümkün olduğunca çabuk bir şekilde belli bir rutine, hatta mümkünse afet öncesi düzene sokulmak suretiyle çocuğun kendini güvende hissetmesine yardımcı olunabilir.

Ebeveynler, çocuğun olup biteni daha iyi anlamasını sağlamak için, bir doğa olayı olarak depremin oluşumu ve etkileri hakkında bildiklerini açıklayabilir. Yetişkinlerin afetle ilgili tartışmalarını çocuklar önünde yapmamaya özen göstermeleri sağlanabilir. Ebeveyn, çocuğun kendisini ifade etmesine yardımcı olacak şekilde, çocukla birebir konuşabilir, hikaye yazdırabilir. aşadıkları olaylarda korktukları şeyleri; ayrıca gönüllü çalışanlar gibi gündeme dair pozitif unsurları resmetmeleri desteklenebilir. 

Ebeveyn çocuğun kendisini ifade etmesi için fırsatlar sunarken bireysel farklılıkların önemini gözden kaçırmamalı, bazı çocukların deneyimlerini tümüyle paylaşmayı tercih ederken bazı çocukların sadece küçük bir parça ya da kesitleri konuşmak isteyeceklerini anlamalıdır.

Bu paylaşımda bulunurken çocuğun yaşı oldukça önemlidir. Gelişimsel anlamda, 5 yaş ve altındaki çocuklar çok fazla şey söyleyemezler, 6-9 yaşlarındaki çocuklar bazı şeyleri tartışabilecek kadar hazır olabilirler, 10 yaş ve üzeri çocuklar diğerlerine nazaran daha konuşkandırlar. Çocuklar asla travmatik olay hakkında konuşmaya zorlanmamalıdırlar. Çocukların kendilerini ifade etmelerine yardım ederken aşağıdaki sorular sorulabilir: 

  • “Deprem olduğunda ya da depremi duyduğunda ilk hissettiğin şey neydi?” 
  • “Ne düşündün?” Bazen çocuklar düşünceleri ile ilgili sorulara yanıt vermeyi daha kolay bulabilirler. Yukarıdaki soruya yanıt alınamazsa bu soruyu yöneltilebilir) 
  • “Bunun tekrar yaşanmasından endişe duyuyor musun?”
  • “Kendini daha güvende hissedebilmen için neler yapabilirim?”
  • “Kendini daha güvende hissetmek için senin yapabileceklerin neler?” 


Ayrıca beklenmedik kötü bir şey olduğunda üzgün hissetmenin normal olduğu belirtilebilir. Çocukların ağlamalarına, üzgün olmalarına, duygularını ifade etmelerine fırsat verilmelidir. Ebeveyn olumlu gelişme ya da olayların altını çizmeyi ihmal etmemelidir. “Depremde birçok kişi zarar görmüş olabilir ancak birçok kişi de zarar görmedi yaralananların birçoğu hızla iyileşiyor” gibi çocukla beraber afetlerde yaşanmış yardımlaşma hikayeleri üzerine konuşulabilir.

Çocuğun kendisini tekrar güvende hissetmesini sağlamaya yönelik girişimlerde bulunurken “asla olmayacak” vb. kesin ve güvenilir olmayan ifadelerden kaçınılmalıdır. Çocuğun regresif (geriye dönmüş) davranışları asla eleştirilmemeli ve bebeklik olarak değerlendirilmemelidir

Çocuğun kendisini güvende hissetmesini sağlamanın bir diğer yolu da kendine, ebeveynine ya da topluma kötü bir şey olduğunda ne yapması gerektiği konusunda bilgilendirmektir. Deprem gibi bir afet yeniden olursa kendini nasıl koruyacağı, nereye gitmesi, kimi araması gerektiğine ilişkin bir plan yapılabilir.

Bazı durumlarda sadece ebeveynin sunacağı yardım yeterli olmayabilir.  Anne-baba, aşağıdaki belirtilerin çocukta 4-6 haftadan daha fazla süre ile var olduğunu gözlemlerse profesyonel yardıma başvurmalıdır:

  • Uyku alışkanlığındaki değişiklikler (çok uyumak ya da uykusuzluk gibi)
  • Kabus görme
  • Yeme alışkanlığında değişiklikler (lezzet kaybı yada aşırı yeme)
  • Karın ağrısı ya da sindirime ilişkin sıkıntılar
  • Sık sık ağlama
  • Umutsuzluk hissetme
  • Aşırı yorgunluk ya da irritabilite
  • Dikkatin azalması ve konsantrasyon kaybı
  • Daha önce zevk aldığı şeylere karşı ilgisini yitirme
  • Aşırı derecede ayrılık anksiyetesi


Çocuğunuz oyun oynarken onu izlemeye çalışın. Neler söylediğini ve nasıl söylediğini dinleyin. Çocuğunuz oyuncaklarıyla ya da arkadaşlarıyla oynarken kızgınlık gösterebilir. Bu çok doğaldır. “Anlıyorum canın sıkkın. Kendini daha iyi hissedene kadar seninle biraz oturalım.” diyerek onu konuşa­bileceğiniz bir yere çekebilirsiniz.

Olanaklar ölçüsünde, gündelik alışkanlıklarınızı sürdürün ya da yeni koşullar altındaki yaşantınızda bir rutin yakalamaya gayret edin. Örneğin, yemek saatlerini, onu yatırdığınızda masal anlatmayı, öğleden sonra uykularını sürdürün. Alışkanlık­ların birden ortadan kalkması çocuklarda kendi başına ciddi bir stres yaratabilir. En önemlisi rahatlamak ve sakinleşmek için kendinize zaman ayırın. Kriz ortamından uzaklaşmak için işinize çok kısa bir ara verin. Zihninizi sakinleştirmek için kısa yürüyüşler yapın. Eğer siz sağlam olursanız ailenize daha çok yardım edebilirsiniz.


Övgü Yaren Soydan
Klinik Psikolog

Psikoloji alanında 4 senelik lisans sürecini tamamladıktan sonra Klinik Psikoloji alanında yüksek lisans eğitimini, eğitim süresince Çocuklarda Resim Analizi, Oyun Terapisi ve Bilişsel Davranışçı Terapi eğitimleri almıştır. Çocuk, Ergen ve Yetişkin Psikolojisi üzerine çalışıyor. 

Çocuklarla Zor Konuları Konuşmak